8Sonuç
ANKARA DÖNERİ
Ülkemizde en çok sevilen yemek türlerinden biri olan
döner, tüm dünyada tanınmaktadır. Türkiye’de dönerin en ünlü olduğu ve en lezzetli
yapıldığı yerin Ankara olduğu bilinmektedir. Döner, ince ince kesilen etlerin kalın bir
metal şişe üst üste takılarak pişirildiği bir yemektir. Bu metal şiş dik durur ve
arkasına 3-4 raflı bir pişirme dolabı yerleştirilir. Bu dolaba kömür konur ve yakılır.
Pişen etler uzun özel bir bıçakla kesilir ve servis edilir. Günümüzde döner, kömür
yerine gazla çalışan pişirme üniteleriyle de hazırlanmaktadır. Türkiye’de farklı
bölgelerde de döner yapılmaktadır. Bursa’daki İskender kebap, kıyma ile birlikte
hazırlanmaktadır. Yoğurt ve sosla servis edilen İskender kebabın aksine Ankara dönerinde
herhangi bir sos kullanılmamakta ve Ankara dönerine kıyma katılmamaktadır. İstanbul
başta olmak üzere Türkiye’nin her ilçesinde, Ankara dönerine benzer, içinde az da olsa
kıyma bulunan döner, fast-food büfelerinde ve lokantalarda yapılmaktadır. Erzurum’da
Oltu Kebabı, Artvin’de Cağ Kebabı, dönere benzer bir şekilde hazırlanmakta ancak metal
şiş yan yatırılarak pişirilmektedir. Ülke genelinde dana etiyle yapılan döner, Ankara’da
kuzu etinden yapılmaktadır. Ankara dönerinin yapılışı şöyledir: Koyun eti ki bu et
Ankara’da yetişen bir kıvırcık koyun türünün etidir, en fazla bir parmak kalınlığında
kesilir ve yaprak şeklinde hazırlanır. Etin sinirleri ayıklanır ve bir tepsiye dizilir.
Üzerine ezilmiş domates ve tuz eklenerek bir gece boyunca terbiye edilir. Ertesi gün bu
etler aralarına kuyruk yağı konarak şişe dizilir. Köz hâline gelmiş kömürlerin yanına
konarak pişirilir. Özel bıçakla ince ince kesilerek yanında genelde soğan ve maydanozla
servis edilir. Yanına sıcak gözleme, pide ya da lavaş verilir. Ankara döneri kıymasız
olduğundan döner kesilirken düşen parçalar yaprak şeklinde değil kalem kalem dökülür
Ankara’da Kale bölgesinde, Koyunpazarı ve
Atpazarı’nda, Hacı Bayram Meydanı’nda, Yeni
Sanayi bölgesinde, Çankaya ve Kızılay’da Ankara
döneri satan az sayıda lokanta bulunmaktadır.
Bazı lokantalarda döneri hamurla pişirerek
dönerli pide olarak da servis etmektedirler.
Dönerle birlikte ayran ve şalgam içilmesi tavsiye
edilmektedir.
ANKARA SİMİDİ
Osmanlıdan günümüze ülkemizde en çok sevilen
atıştırmalıklardan biri olan simit, Anadolu coğrafyasında bulunan hemen hemen her kentte
farklı özeliklerde üretilmektedir. Ankaralıların kahvaltılarda ve ara öğünlerde
vazgeçemediği en yaygın yiyeceklerden biri olan Ankara simidi, kendine has hazırlama
yöntemi sonucu ortaya çıkan lezzetiyle farklılık gösterir ve hatta ön plana çıkar.
Hazırlanan hamur, halka hâline getirilerek üzerine pekmez sürülür, pekmezin üzerine
susam serpilir ve fırında pişirilir. Kıvamı çıtırdır ve ılık olarak tüketilmesi
makbuldür. Ankara’da hemen hemen her ekmek fırını simit üretimi yapmaktadır. Ayrıca
sadece simit üreten fırınlarla birlikte pastaneler de kendi fırınlarında ya da simit
fırınlarından tedarik ettikleri simitleri satışa çıkarırlar. Sabah saatlerinde satılan
simit, geceden hazırlanmaya başlanır. Münferit fırınlarda, simidin sıcak olarak satışa
sunulmasına gayret edilir ve bu yüzden belli aralıklarla simit pişirilir. Ankara’da
geleneksel simit fırınlarının yanında oturma mekânlarına sahip modern simitçiler de
vardır. Dünya çapında mağazaları bulunan zincir simitçiler ve zincir pastaneler
Ankara’da, Ankara simidi üretmektedir. Buralarda genelde fırında pişirilebilen tatlı ve
tuzlu çörek türleri bulunmaktadır. Bu mekânlarda simitle birlikte başta demleme çay
olmak üzere farklı içecek çeşitleri de bulunmaktadır. Ankara simidi halka şeklinde
üretilir ancak günümüzde farklı şekillerde üretildiği de bilinmektedir. Bahsettiğimiz
fırın ve pastanelerde elips şeklinde hazırlanan simit; içine kaşar peyniri, bazen kaşar
peyniri ile birlikte sucuk-sosis ya da zeytin kullanılarak çeşitlendirilir. Ankara’da
bulunan parklarda, meydanlarda, köşe başlarında yani hemen hemen her yerde seyyar
simitçiler bulunmaktadır. Seyyar simitçilerin bazısı camekân bir stant içinde
simitlerini sergilerken bazıları da büyük bir tepsi üzerine çaprazlama dizdikleri
simitleri satarlar. Tepsiyi başının üzerine koyarak taşıyan seyyar satıcı, tepsiyle başı
arasına çember şekline getirdiği bir bez parçası koyar, sokaklarda gezerken bağırarak
simidi pazarlar. Bazen bir noktada durur ve elinde taşıdığı katlanabilir taburenin
üzerine koyduğu tepside simitleri sergiler. Seyyar satıcı, tepsiden maşayla aldığı
simidi/simitleri, bir kağıt parçasına ya da küçük naylon bir poşete koyarak müşterisine
verir. Genelde nakit olarak satış yapan seyyar satıcılar çoğunlukla sabah saatlerinde
aldıkları simitleri öğleye kadar satıp bitirmiş olurlar. Ankara simidi, dışarıda yenen
bir sokak lezzeti olması yanında kent sakinlerinin evlerinde hazırladıkları
kahvaltılarda ve çeşitli çay partilerinde yerini alır. Kahvaltı servisi yapan mekânlarda
ve otellerde Ankara simidi vazgeçilmezdir. Simidin yanında yaygın olarak ayran ya da çay
tüketilmesi önerilmektedir. Bununla birlikte halk arasında üçgen peynir olarak bilinen
bir tür krem peynirle de tüketimi yaygındır. Simit satılan hemen hemen her yerde bu
peynir satılmaktadır. Seyyar satıcılarda bile bulunabilen bu peynirle birlikte farklı
türde peynirler de simitle birlikte satışa sunulur.
ANKARA ERKEÇ PASTIRMASI
İlk çağlardan itibaren Orta Asya’da yaşayan Hun ve Oğuz
Türklerine kadar uzanan bir tarihi olan pastırma günümüzde popülerliğini korumaktadır.
Pastırma üretimi, etin hazırlanması, tuzlanması, kurutulması ve çeşnilendirilmesi
aşamalarından oluşmaktadır. Kayseri, Afyon ve Kastamonu başta olmak üzere hemen hemen
tüm Türkiye’de üretilmekte ve tüketilmektedir. Bu yörelerde genelde sığır etiyle yapılan
bu kurutulmuş et, her ne kadar “Ayaş Erkeç pastırması” olarak adlandırılsa da,
Ankara’nın 21 ilçesinde üretilmektedir. Ankara Erkeç pastırması, 25 kg ve üzerinde,
fiziksel gelişimini tamamlamış, bir yaşından sonra kastre edilmiş 4 yaş üzeri, erkek
Ankara keçisinin karkas şekilde sökülmüş etlerinin dövülmüş sarımsak ve öğütülmüş çemen
otu tohumu karışımı ile kaplanıp, uygun şartlarda güneşte kurutulması ile elde edilen et
ürünüdür. Ankara Erkeç pastırmasının tarihi uzun yıllara dayanmaktadır. Evliya Çelebi
Seyahatnamesinde Ankara’daki keçi pastırmasından bahsetmektedir. Ankara keçisine bu
lezzet ve aromayı da ırk özelliği ile birlikte coğrafyadaki bitki örtüsü vermektedir.
231 bitki çeşidinden oluşan florada beslenen Ankara keçisinin eti bu bitkiler sayesinde
özel tat ve kokusunu kazanmaktadır. Ankara Erkeç Pastırmasının en önemli bileşenlerinden
birisi olan çemen, tercihen Ayaş ve civar ilçelerde (Sinanlı köyü) yetişmekte olan çemen
otu tohumundan elde edilmektedir. Bu bölgeden elde edilen çemen, Erkeç Pastırmasına
kendine özgü rayihasını kazandırmaktadır.
ÇUBUK TURŞUSU
Turşu, dünya tarihinin en önemli ve en eski gıda saklama
yöntemlerinden biridir. Hasat edilen turşu yapımına uygun meyve ve sebzeler, tarlalardan
kamyonetlerle turşu kurma atölyelerine getirilip makinelerle boyutlarına göre
ayrılmaktadır. Ayrılan ürünler daha sulu olmaları için iğnelerle delinmekte, yıkanmakta
ve fıçılara doldurulmaktadır. Üzerilerine sarımsak, sirke, limontuzu, dereotu, defne
yaprağı, karabiber ve su konularak turşu 40-50 gün bekletilmektedir. Çubuk turşusu, ilçe
merkezine oldukça yakın olan Aşağıçavundur köyünde ilk başlarda evlerde, daha sonra ise
işletmelerde ticari kazanç elde etmek amacıyla yapılmaya başlanmıştır. Günümüzde
Çubuk’ta yaşayan pek çok aile turşu yaparak geçimini sağlamaktadır. Bununla birlikte,
başlarda sadece Ankara’ya satışı yapılan turşu zamanla tüm Türkiye çapında satışa
sunulmuştur. Çubuk’ta yetiştirilen meyve ve sebzelerin tat olarak çok hoş ve iyi
kalitede olmasıyla birlikte, ürünlerin turşuya işlenmesi ile doğal özellikleri
korunabilmekte, ayrıca turşu ile daha farklı tat, aroma, tekstür ve besinsel öğeler
kazandırılabilmektedir. Yörede yetiştirilen çok farklı ürünlerle turşu üretimi
gerçekleştirilmektedir Çubuk ilçesinde çok yerde turşu atölyeleri ve satış mağazaları
bulunmaktadır. Satışlar internet üzerinden de yapılmaktadır. İlçede Çubuk Turşusu
tanıtımına yönelik Ankara genelinde düzenlenen faaliyetlerin yanı sıra ilçe merkezinde
her yıl turşu festivali düzenlenmektedir. Ayrıca, Çubuk Belediyesi “Çubuk Turşusu” adına
patent almıştır.
KALECIKKARASI
Ankara’ya özgü Kalecikkarası üzümü, Kızılırmak Vadisi’nin
Ankara ili Kalecik ilçesi sınırları içinde yetiştirilen, yöresel koşullarda gösterdiği
üstün performansı ile ülkemizin önemli bir kırmızı şaraplık üzüm çeşididir. Bunun sebebi
Kızılırmak’ın boydan boya geçerek yarattığı mikroklima, kırmızı ve deniz fosili
bakımından zengin topraklardır. Bu bitkinin fidanı 3 yıl içinde ürün vermeye
başlamaktadır. 1 dekar alandan yaklaşık 1 ton ürün alınır, 1 kilogram üzümden ise 1 şişe
şarap yapılabilmektedir. İlçe topraklarının büyük bölümü kahverengi veya
kırmızı-kahverengi topraklardan oluştuğundan Kalecikkarasının kendine özgü bileşimi bol
miktarda kalsiyum içeren bu topraklardan kaynaklanmaktadır. Bu tip topraklar kendine
göre iklimsel özellik gösteren bölgelerden oluşmaktadır. Başka coğrafi alanlara taşınan
üzüm fidesi Kalecikkarası üzümü olma niteliğini kaybetmektedir. Bir başka deyişle,
Kalecikkarası kırmızı şarabı sadece Kalecik ilçesinde yetişen üzümlerden elde
edilebilmektedir. 2019 yılında düzenlenen üzüm festivali ile Kalecikkarası adı verilen
üzümünün öneminin bir kez daha farkına varılmıştır. Kalecikkarası üzümünün geçmişi
yapılan kazılarda bulunan kalıntılara göre kadim zamanlara uzanmaktadır. Cumhuriyet
Dönemi’nden önce ağırlıklı Ermeni nüfusun yaşadığı Kalecik’te yoğun bir şarap üretimi
olduğu bilinmektedir. Cumhuriyetin ilanından çok az sonra Tekel idaresi ilçede bir şarap
fabrikası kurmuştur. Çeşitli nedenlerle 60’lı ve 70’li yıllarda yok olan üzüm üretimi
Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi’nin girişimiyle başlatılan bir proje ile yeniden
canlanmıştır. 1989 yılında tekrar başlayan şarap üretimi 2006 yılında coğrafi işaret
alarak devam etmektedir.
KIZILCAHAMAM BAZLAMASI
Türkiye genelinde yöresel ürünler arasında sayılan,
özellikle İç Anadolu ve Çukurova’da sevilen bir ekmek türüdür. Un, tuz, şeker, maya ve
su ile yapılan bu ekmeğe bazı yörelerde yoğurt ya da patates katılmaktadır. Ankara’nın
simgelerinden olan bazlama ekmeğinin en çok üretildiği ve tüketildiği yer
Kızılcahamam’dır. İlçenin simgesi olarak görülen bazlama ekmeğinin bir heykeli bile
ilçede dikilmiştir. Son yıllarda farklı versiyonları denenen bu ekmek türü
Kızılcahamam’da farklı firmalar tarafından üretilerek tüm yurda dağıtılmaktadır. Bazlama
yapmak için 2 su bardağı un, 1 çay kaşığı toz şeker, 1 tatlı kaşığı toz maya, yarım su
bardağı ılık su ve tuz gerekmektedir. Derin bir kabın içinde un ve tuz
karıştırılmaktadır. Bu arada maya ve toz şeker ılık su içinde bekletilmektedir. Maya tam
eriyinceye kadar karıştırılmaktadır. Bu karışım una eklenmekte ve yoğrulmaktadır. Elde
edilen hamur oda sıcaklığında 1 saat bekletilmektedir. Hamur kabarıp kıvamını aldıktan
sonra avuç içi kadar parçalara ayrılmakta ve yuvarlanmaktadır. Hamurun ele yapışması
gerekmektedir. Un serpilmiş bir tezgâhta ya da ekmek tahtasında oklava ya da merdane ile
bir karış büyüklüğünde açılmaktadır. Büyük boy tavada veya sac üzerinde yağsız, orta
şiddette ateşte iki tarafı da pişirilmektedir. Bazı tariflerde her parçanın yumruk
büyüklüğünde açıldıktan sonra tekrar dinlendirilmesi gerektiği anlatılmaktadır.
Bazlamanın sıcakken içine tereyağı ve peynir ile yenmesi makbuldür. Ayrıca Ankara döneri
ile birlikte enfestir. Ramazan ayında Ankara, Çankırı ve Kırıkkale’de sahurda bazlama
pişirmek bir gelenektir.
ANKARA TAVA
Ankara Tava, İç Anadolu Bölgesi’nde özellikle bayram
günlerinde sıklıkla hazırlanan özel bir yemektir. Kuzu kol veya incik gibi kırmızı
etlerin kullanıldığı Ankara Tava’yı yaparken en önemli püf noktalardan biri yemeğin
kalaylı bakır kaplarda sunulmasıdır. Düğün, bayram ve doğum gibi Ankara halkını bir
araya getiren etkinliklerde yüzlerce yıldır pişirilen Ankara Tava yemeği hâlâ Ankara’nın
birçok restoranında usulüne uygun olarak pişirilmekte, menülerde kendisine yer
bulmaktadır. Ankara Tava’nın üretiminde Ankara ili Çubuk, Beypazarı, Kalecik, Polatlı ve
Haymana ilçelerinde yetiştirilmiş koyun ve kuzuların ön kol ve kaburga kısmı etlerinin
yağ, sinir damarları gibi istenmeyen kısımları titizlikle temizlenir ve uygun parça
büyüklüğünde parçalanır. Kesimden sonra, etlerin 2 ile 4 gün arasında, 4oC’de dinlenmiş
olması gerekir. Daha sonrasında herhangi terbiye yapılmaz. Tek sıra halinde kalaylı
bakır tavaya dizilen, porsiyonda 200 gr olmak üzere 1.200 gr etler taş fırında ve meşe,
gürgen, kayın odunlarının ateşinde 200-250o C’de 6 saat pişirilir. Etin pişeceği bakır
tava 5 cm yüksekliğinde ve 50 cm çapında olup Türk Gıda Kodeksi Gıda ile Temas Eden
Madde ve Malzemeler Yönetmeliği’ne uygun olarak kalaylanmış olmalıdır. Ankara Tava’nın
pilavı için 3 kg pirinç ayıklanır. Ayrı bir 5 cm yüksekliğinde, 50 cm çapında
kalaylanmış bakır tavaya konur, 250 gr tereyağı ilave edilir. Tavaya daha sonra 6 kg (1
ölçü pirinç 2 ölçü et suyu olacak şekilde) önceden pişirilmiş etin suyu ilave edilir.
Tuz konularak 25 dakika taş fırında ve meşe, gürgen, kayın odunlarının ateşinde
pişirilir. Ankara Tava kapaklı kalaylanmış bakır tabakta servis edilir.
ANKARA ARMUDU
Üstün meyve kalitesi ve uzun süre depolanabilmesi
nedeniyle çok eski zamanlardan beri armut üreticilerinin dikkatini çeken Ankara
armudunun dışında armudun yazlık, kışlık, standart ve yöresel olarak 600’ün üzerinde
çeşidi bulunmaktadır. Hem ağaç miktarı hem de üretim bakımından ön sıralarda bulunan
Ankara, Bursa’dan sonra ülkemizin en büyük armut üreticisi konumundadır. Ankara’nın en
çok armut üretilen ilçeleri Çubuk, Kızılcahamam, Nallıhan, Kalecik, Güdül, Ayaş ve
Kahramankazan’dır. Bu ilçelerde farklı türlerde yetiştirilen armudun başlıcası Ankara
Armudu’dur. En fazla üretildiği bölge ise Ankara’nın orta-kuzey bölgesidir. Bölgenin
üretiminin yarısını bu armut çeşidi oluşturur. Kaynağının büyük olasılıkla Ankara ili
olduğu düşünülen Ankara armudu, meyvecilik yönünden kısmen olumsuz iklim ve çevre
koşullarına sahip olan Orta Anadolu Bölgesi’ne uyum sağlamaktadır. Çok büyük boyutta
olmayan meyve sert ve koyu yeşil renktedir.